GÜNDEM Haber Girişi : 28 Nisan 2024 18:48

LİYAKAT…

LİYAKAT…
Avukat Uğur Alkuş yazdı...

Mesele İlahi Vahyin orijinal dilinin en tepedeki tarafından bilinmiyor olması değildir. O buzdağının görünün kısmıdır. Bu şüphesiz, haklı olarak, öfkelenmek ve sorgulamak için başlangıç olabilir.

Bürokrasiyi saran liyakat eksikliğinin vardığı bir merhale olarak görülebilir. Ancak her kurumda her makamda karşılaşmıyor muyuz bunlarla?

Önceki misalleri hatırlayın lütfen. Okumuş insanları görünce midesi bulanan rektörler vardı mesela… Asrın felaketinde, çadır satma peşinde koşan Kızılay başkanları, banka yönetim kurulu üyeliğine atanan pehlivanlar, tensip buyrulmadan orman yangınına müdahale edemeyen bakanlar, Anayasa’nın açık hükmünü çiğneyen hâkimler görmedik mi?     

Hâlbuki devlet kadrolarında liyakat ve ehliyet noksanlığı yeni değildir. Son on yılın, bence en önemli hastalıklarından biridir. Sadece Diyanet İşleri’nin “Kılıçlı” Başkanı, kendisine Arapça sorulan soruyu anlamadığı için görünür oldu biraz…


    Erzurumlu merhum Naim Hoca vardı, pek bilinir… Gençliğimde bazen vaaz verdiği camiye giderdim. Özellikle şiir konusunda müthiş bir belleği vardı. Belki binlerce beyti ezbere bilirdi de zaman zaman hitabına yerleştirirdi… Yine böyle bir vaazında: “Alvar İmamı’nın, Solakzade’nin kürsüsü, şimdi Berber Naim’e kaldı. Heyvah…” dediğini duymuştum. Çocukluğunda berber çıraklığı yapmış olan Hoca, mutlaka tevazu gösteriyordu. Zira şimdiki birçok imamı, tespih niyetine elinde çekerdi… Hele bizim Kılıçlı Başkanı! Aldığı emir ve talimatla, günde bir buçuk saat mesai karşılığı emeklinin beş katı maaş alan imamların, camiyi dolduran fukaraya sabır ve şükür telkin ettiği yapının başında bu arkadaş vardır! Şahsı ile ilgili değil bu söylediklerim. Zira bir öncekine de zırhlı Mercedes hediye edilirken, o tarihlerde ziyarete gelen Vatikan Kralı Papa, kendi halinde zırhı olmayan bir Siena otomobil ile İstanbul sokaklarını turlamıştı. Hani erdem, hani ahlak, hani cesaret? Siz daha iyi bilirsiniz; Peygamber ashabı ile bir mecliste oturduğunda, dışarıdan gelen yabancı biri, bulunduğu yer ve kıyafetinden kimin Resul olduğunu anlayamamıştı, değil mi?


    Devlet ehliyetsiz ve liyakatsiz kadrolar elinde, tel tel dökülüyor… Seni niye mi ilgilendiriyor beyim?

Anlatayım… 


    Pazara çıkıp boynun bükük eve dönerken, ciğerci kedisi gibi kasap vitrinlerine bakarken, maaşın ev kirasına bile yetişmezken, ekonomiyi beceriksizlerin yönettiğini düşünmedin mi?


    Adliye kapılarında süründüğünde, hastaneden randevu alamadığında, devlet okuluna, hatta özel okula gönderdiğin çocuğuna bile özel öğretmen, özel dershane aradığında bu kurumlarda niteliksiz insanların görev yaptığını anlamadın mı?


    Sen gelen misafirine bir kahve bile ikram edemediğinde, aracına yakıt alırken iki kere düşündüğünde, bir koltuk takımını otuz yıl kullandığında, bu işler için yüzbinlerce dolar harcayan belediye başkanlarının adamlığını sorgulamadın mı?


    Kutsal vatan toprağı milyonlarca sığınmacı tarafından işgal edildiğinde, memleket çetelere, mafyaya teslim olduğunda, devlet kurumları tarikat ve cemaatlere pay edildiğinde el ense yapan güvenlik bürokrasisinin ne kadar kifayetsiz olduğunu fark etmedin mi?


    Kısaca sen ölmüşsün de beyim, henüz farkında değilsin!

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.