İŞÇİSİN SEN İŞÇİ KAL

Pandemi, yasak, yokluk, yoksulluk derken yine geldik bir 1 Mayıs İşçi ve Emekçinin birlik ve dayanışma gününe..

 

 

 

Bugünün işçi sınıfı için tarihsel olarak değeri nedir vesaire bunu irdelemeye gerek yok. İşçi ve emekçi sınıfı yüz yıllardır hep bir mücadelenin içinde var olmaya çabalıyor önemli olan şey budur. Emek verdiği halde alamadığı hakkı, iyi çalışma koşulları için mücadele etmek zorunda kalmanın savaşıdır bu aslında. Emek verdiği halde hakları gasp edilerek kendi omuzlarında yükselen bir zenginliğin içinde yokluğa hapsedilmesinin mücadelesi.

 

 

 

Gelir dağılımının haksız ve eşitsizce dağıtıldığı bu düzende işçi ve emekçi sınıfının değerini bu Pandemi dönemi içinde bir kez daha gördük. Ki bu Dünya; işçi ve emekçilerin omuzlarında yükselen bir değerdir. Fabrikalarda, tarlalarda, hastanelerde, sanayilerde, küçük büyük tüm işletmelerde Dünya emekçilerin gücü ile ayakta kalmaya çabalıyor.

 

 

 

Sermaye sınıfının bir kez bile şalter indirmediği fabrikalarda salgın riskine rağmen çalışmak zorunda kalan işçilerden bahsediyorum.

 

 

 

Hastanelerde hem hastaların hayatlarını kurtarmak, hem de salgınla savaşarak mücadele veren ve bu dönem de yüzlerce emekçisini Covid sebebiyle kaybeden sağlık emekçilerinden bahsediyorum.

 

 

 

Her gün sabahtan akşama kadar sanayi de iş güvenliği ve virüs tedbirlerinin yeteri kadar olmadığı çalışma alanlarında 10-12 saat asgari ücretle çalışmaya boyun eğen emekçilerden bahsediyorum.

 

 

 

Örgütlü mücadeleyi seçip sendikaya üye oldukları için işten atılan, hakları verilmeyen ve emeğini isterken fabrika kapılarında yaka paça gözaltına alınan, tekmelenen işçilerden bahsediyorum.

 

 

 

Her gün; hiçbir yasal güvencesi olmadan boylarından büyük işleri omuzlarken büyüyen çocuk işçilerden bahsediyorum.

 

 

 

Halkımızı açlık yoksulluk zincirine bağlayan düzende evine bir lokma ekmek götürmek için çabalarken iş kazalarında ölen ve şartlar iyileştirmediği sürece ne yazık ki ölecek işçilerden bahsediyorum.

 

 

 

Maden ocaklarında göçük altında kalarak yaşamını yitiren ve tüm sorumluluğun sahibi olan patronların yargılanmadığı bir düzende bunu “Madencinin kaderi bu, bu işin fıtratı bu” diyerek ölümleri meşru gösteren düzenden bahsediyorum.

 

 

 

Sömürü düzeninin çarkları içinde; hakkını alma savaşını bıkmadan usanmadan veren işçi sınıfı haklarını bilmesinler, mücadele etmeyip biad kültürü karanlığı içine hapsedilip bir kuru ekmeğe talim etsin diye işsizlikle tehdit edilip hatta kapı önüne konulan işçilerden bahsediyorum.

 

 

 

Sayfalarca yazsak yine de Dünya üzerinde emek ve alın terinin kutsallığını, işçinin ve emekçinin değerini ve yaşadığı zorlukları anlatmaya yetmez.

 

 

 

Sözüm, işleri olmadığı için işçi çıkartmak ve kapısına kilit vurmak zorunda kalan patronlara değil. Çarkları dönen, emekçinin sırtından para kazanırken; daha az maaş, daha çok iş diyerek çalışmaya zorlayan ve hatta tazminatını vermemek için bir yolunu bulup emekçilerini kapı önüne koyan, emekçiyi kölesi gören kendilerini şah sananlara. Sizler işçiler ve emekçiler olmadan bir hiçsiniz. Sizler bu kapitalist düzenin size verdiği güçle varsınız.

 

 

 

Kabul edin Efendiler; emekçiler hiç ara vermeden çalışmaya devam ettiği için bugün halen çarkınız dönüyor. Tam kapatma dediğiniz bu yasaklı günlerde üretim sektörünü, iş sektörünü kapatabilmeye gücünüz yetmediyse bunu sizde teyid ediyorsunuz demektir. Salgından kendinizi korumaya çalıştığınız kadar işçiyi, emekçiyi hem iş güvencesi ile hem de salgından koruyamıyorsunuz. İşçileri;  iş güvencesi olmadan, iş kazalarından koruyamadan patronların iki dudağı arasında çıkan sözlerle kötü koşullarda çalışmaya zorlayan, işsizliği büyüten, evine ekmek götüremeyenlerin intihar ettiği düzeniniz batsın.

 

 

 

Dünyayı ekonomik olarak ayakta tutan; tarladan fabrikaya, basın sektöründen büro çalışanlarına, hastaneden sokaklara kadar emekle var olan bütün işçilerin ve emekçilerin birlik ve dayanışma içinde, haklarının gasp edilmediği, sömürünün bittiği bir sistem de var olmaları ile Dünyanın daha güzel olacağını hep biliyoruz.

 

 

 

Bugün 1 Mayıs İşçi ve Emekçinin emek ve dayanışma günü. İşçinin bayramı diyemiyorum çünkü işçiler bayram edemiyor. Ama yine de tüm Dünyada emekle, dirençle, mücadeleyle var olan, üreten ve büyüten İşçi ve Emekçilerin alın teri ile büyüyen emeklerinin ve haklarının gasp edilmediği, işsizliğin, sömürünün son bulduğu bir Dünya hayaliyle Bayramınız kutlu olsun.

 

Bilgiyle kalın…

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.