APTAL KİM?

Bizde bir deyim var, sözün tamamı aptala söylenir diye… Anlamakta zorluk çekenler için kullanılır. Hadiseleri ve izahını kavramak hususunda, normalin pek altında bir idrak düzeyine sahiptirler. Bazen zekâ eksikliğini bazen cehaleti ifade eder. Hakikat ile hayal arasındaki farkı ne kadar açık olsa da anlamazlar. Bazı istisnaları vardır… İnsanın küçüğü yani çocuk, hem kişisel hem sosyal zekâ bakımından bir olgunluğa erişinceye kadar anlama yetisinden mahrumdur. Diğer taraftan akıl ve ruh sağlığı yerinde olmayanlar, hasta kategorisindedir. Bir başka grup ise müzayaka halinde olanlardır. Fiziksel ve ruhsal olarak sıkıntıyla karşı karşıya bulunanların da olayları anlamakta acze düşmeleri normaldir. Bu bakımdan, bir çocuğu şekerle kandırmak, bir şizofreni karanlıkla korkutmak ve müflis birini zenginlik vaat ederek aldatmak, onların aptal olduğunu göstermez. 

Bir harf değişikliği ile bazen ‘Abdal’ olarak kullanılanla, bizim ‘Aptal’ dediğimiz kelimenin muhteviyat olarak birbiriyle uzak yakın bir alakasının bulunmadığı malumunuzdur.
Fakat bizim kavramsal olarak anlattığımız ve sahada misal verdiğimiz ‘Aptal’ tipi ile  Carlo Maria Cipolla’nın tanımlayıp sınıflara ayırdığı insan tipleri arasında epey fark var. Pekiyi kim bu Cippola? Bir kere söyleyelim, amiyane tabirle boş beleş bir adam değil! İtalyan asıllı akademisyen… Dünyaca ünlü bir iktisat tarihçisi. Biber üzerinden Avrupa tarihi yazmak ya da Roma İmparatorluğu’nun çöküşünde kurşun zehirlenmesi izlerini bulmak gibi hünerleri var. Orijinali  “Hızlıca, Ama Pek Değil” diye tercüme edilebilecek ve kişisel gelişim kitapları arasına girebilecek eserinin ikinci bölümünde, Aptallığın Beş Yasasını anlatıyor. Bize de aynı isimle çevrilmiş. Daha önce Bergson’un ‘Gülme’ ve Denicola’nın ‘Cehalet’ üzerine yazdıkları kadar ilginç geldi bana… 

Öncelikle Cipolla bir şema ile insanları dört gruba ayırıyor: Saflar, Aptallar, Zekiler ve Haydutlar…
Saf insanlar başkalarına faydalıdırlar. Topluma katkıda bulunurlar. Ancak kendilerine faydaları yoktur. Başkaları, özellikle haydutlar tarafından kullanılırlar…
Aptallar ise ne yaparsa yapsınlar, ne kendileri ne de başkaları için faydaları olmayanlardır…
Zekiler başkaları için faydalı işler yaparlar ve bu fayda kendileri içinde geçerlidir...
Haydutlar ise sadece kendi menfaatlerini korur, toplumun zararını önemsemezler…
    

Bu tipler içerisinde bazı tavırları itibarı ile geçirgenlik vardır. Yani saf bir insan bazen aptal gibi, zeki bir insan da bazen haydut gibidir. Ancak kişiliklerini,  genel davranış biçimleri tayin eder.
    

Cippola Aptal insan tiplemesi üzerinde durur... Ve bunların beş temel özelliği ve onların yasalarını belirler.
    

Birinci yasa, Aptal insanların toplumdaki oranı, hafife alınmayacak kadar fazladır.
  

İkinci olarak, bir kişinin Aptal olma ihtimali, diğer özelliklerinden bağımsızdır. Yani ırkı, dini, cinsiyeti, mesleği, eğitimi, ekonomik durumu önemli değildir.
    

Üçüncüsü, Aptal insan yaptığı işten bir kazanç elde etmez. Başkası da etmeyeceği gibi muhtemelen ona zarar da verir.
    

Dördüncü olarak, diğer kategoriye giren insanlar, Aptalların bir araya geldiğinde neler yapabileceğini ve güçlerini her zaman hafife alır, başlarına neler geleceğini kestiremez.
    

Son olarak, Aptal insan olabilecek en tehlikeli insan türüdür! Saf, zeki hatta haydut denilen insan tipinden bile daha çok zarar verebilir… Daha vahimi, yaptığı işin doğurduğu korkunç sonuçlarının farkına bile varmaz…
    

İlginç değil mi? En azından bu satırları okuyanların, tebessüm ettiğini hayal ediyorum. Ve başka laf etmeden, kalemi bırakıyorum…

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.