GÜNDEMHaber Girişi : 04 Haziran 2025 13:11

Vadimiz Ortak, Geleceğimiz de Öyle Olmalı

Vadimiz Ortak, Geleceğimiz de Öyle Olmalı
Pehlivanlı Mahallesinin, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Tortum'dan alının Uzundere'ye bağlanması tartışmaları da beraberinde getirdi. Prof. Dr. Faris KARAHAN, " Vadimiz Ortak, Geleceğimiz de Öyle Olmalı." dedi.

Pehlivanlı Mahallesi’nin Uzundere ilçesine bağlanmasıyla birlikte Tortum Vadisi’nin iki köklü ilçesi yeniden gündeme geldi. Karşılıklı tartışmaların yaşanmasına sebep olan kararla ilgili açıklamalarda bulunan Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Öğretim ÜyesiÇağlayan Bilim Kültür ve Sanat Derneği Yönetim Kurulu Başkanı,ER-VAK Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Faris KARAHAN, " Vadimiz Ortak, Geleceğimiz de Öyle Olmalı." diyerek tartışmalara katıldı. 

 

 

Karahan, " Bu gündem, ne yazık ki zaman zaman duygusal tartışmalarla ya da yanlış anlamalarla şekilleniyor. Oysa biz bu gelişmeyi bir yönetsel ayrılık değil, vadimizin ortak geleceğini birlikte düşünmek için önemli bir fırsat olarak değerlendiriyoruz." dedi. 

 

 

 

Doğal Sınırlar ve Ortak Gelecek


Coğrafi yakınlık, hizmet erişimi ve sosyal bağlar gözetilerek alınan kararın, vadideki yerleşimlerin bütünleşik yapısını daha görünür kıldığını belirten Karahan şunları söyledi;  " Pehlivanlı artık Uzundere’ye bağlı olabilir, ancak vadide yaşayan herkesin gönülden bağlı kalmaya devam etmesi esas meseledir.  Vadideki pek çok değer bugün de Tortum’un adıyla anılır: Tortum Şelalesi, Tortum Gölü… Her ne kadar bu doğal miraslar günümüzde idari olarak Uzundere sınırlarında yer alsa da, tarihsel ve kültürel bellekte Tortum’un adıyla özdeşleşmiştir. Ancak bu değerlerin korunması, tanıtılması ve sürdürülebilir biçimde değerlendirilmesi konusunda en somut adımları atan taraf, uzun yıllardır M. Halis Özsoy’unbaşkanlığını yürüttüğü, yerelden kalkınma odaklı vizyoner yaklaşımlar geliştiren Uzundere Belediyesi olmuştur.

 

Bu kurumsal çabanın yalnızca belediye düzeyinde kalmadığını, özellikle 2005 yılında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) başlayan kadın girişimciliği hareketiyle birlikte daha geniş bir kalkınma kültürüne dönüştüğünü hatırlamak gerekir. Uzundere Kaymakamlığı’nın desteğiyle yürütülen “Uzundere Çiçekçilik” projesi, sadece bir ekonomik girişim değil; kadınların sosyal hayatta güçlenmesini sağlayan öncü bir başarıöyküsü olarak vadiye değer katmıştır.

 

Bu süreçte Kaymakam İsmail Bayata, merhum Dede Musa Baştürk ve Mehmet Levent Kepçeli gibi yöneticiler, yalnızca görevlerini yerine getirmekle kalmayıp; Uzundere’nin potansiyelini harekete geçiren, kalıcı etkiler bırakan projelere öncülük ederek iz bırakan isimler olmuşlardır. Kamusal vizyonun, yerel dinamizmle buluştuğu bu dönem; vadinin dönüşüm sürecinde unutulmaması gereken bir kalkınma evresi olarak hafızalarda yer etmiştir.

 

1987 yılında ilçe olan Uzundere, bu unvanı yalnızca tabelasına değil, yerel kalkınma süreçlerine de yansıtmıştır. Üniversitelerle iş birlikleri kurmuş, projeler üretmiş, gençleri ve kadınları sürece dahil etmiştir. Bu süreçte özellikle AtatürkÜniversitesi’nin geçmiş dönem rektörlerinden Prof. Dr. Erol Oral, merhum Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz ve Prof. Dr. Hikmet Koçak dönemlerinde bölgeye yönelen akademik ve yönetsel ilgi, kalkınma temelli birçok çalışmayı mümkün kılmıştır. Doğu Anadolu Kalkınma Programı (DAKAP) çerçevesinde, rahmetli Prof. Dr. Ziya Yurttaş ve Prof. Dr. Erol Çakmak öncülüğünde başlatılan proje temelli kalkınma yaklaşımları, bölgeyi yalnızca saha değil aynı zamanda kurumsal bir öğrenme alanı haline getirmiştir. Bu süreçte Ziraat Fakültesi’nin neredeyse tüm bölümleriyle, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi’nin Peyzaj Mimarlığı Bölümü, Edebiyat Fakültesi’nin Coğrafya, Sanat Tarihi ve Arkeoloji bölümleri başta olmak üzere birçok akademik birim Tortum Vadisi’nde aktif araştırmalar yürütmüş, uygulama projeleriyle bölgenin bilimsel ve kültürel derinliğini görünür kılmıştır. Bu sadece bir başarı öyküsü değil, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınma adına bir ilham vesikasıdır." 

 

 

 

Uzundere'nin fırsatları daha iyi değerlendirdiğinin altını çizen Prof. Dr. Faris KARAHAN, bütünleşmiş kalkınmanın hedeflenmesi gerektiğine vurgu yaparak, " Tortumlu sosyolog ve iktisatçı Ord. Prof. Dr. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu, vadinin geleceğine yön vermeye çalışan öncülerden biridir. Kurduğu Tortum Kalkındırma Derneği ile sosyal sermayeye dayalı dayanışma ekonomisini savunmuş; tarım, eğitim ve sağlıkta bütünleşik kalkınmayı hedeflemiştir. Onun düşünsel mirası yalnızca geçmişe ait değildir; aynı zamanda vadimizin entelektüel sürekliliğini geleceğe taşıyan bir yol haritasıdır. Bu mirasa sahip çıkan isimlerden biri de öğrencisi Prof. Dr. Dilaver Düzgün olmuştur. 2005 yılında kuruluşuna öncülük ettiği Çağlayan Bilim Kültür ve Sanat Derneği aracılığıyla, bölgeye yönelik her türden kalkınma projesinin vadiye yönlendirilmesi sağlanmış; Fındıkoğlu’nun kalkınma vizyonu somut girişimlerle yaşatılmaya devam edilmiş ve kabul etmek gerekir ki Uzundere ilçesi bu fırsatları daha fazla değerlendirmiştir.

 

“Sakin Şehir” unvanı, yalnızca doğal güzelliklerin değil; yıllar süren emeklerin, kurumsal iş birliklerinin ve vizyoner yaklaşımların sonucudur. Türkiye Kalkınma Vakfı'nın öncülüğünde başlatılan girişimler, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı koordinasyonunda yürütülen ve merkezi Uzundere olan Doğu Anadolu Turizmi Geliştirme Projesi (DATUR), doğa ve macera sporlaır altyapısının geliştirilmesi, kadın girişimciliğine dair örnekler… Ve elbette, bu süreçlerin çoğunda yer alan Prof. Dr. Erol Çakmak’ın katkıları vadimiz için büyük bir değerdir." dedi. 

 

Erzurum Kalkınma Vakfının da ( ER-VAK ) vadiye değer katan projeler geliştirdiğini belirten Karahan  " 4 Temmuz 2010 tarihinde düzenlenen “Tortum Vadisi Doğal ve Kültürel Zenginlikleri” konulu Sultan Sekisi Toplantısı, yalnızca bir yerel etkinlik değil; tüm Erzurum coğrafyasına yayılan bir kalkınma bilincinin kıvılcımı olmuştur. Burada ortaya konulan gelişme vizyonu ve devamında kazanılan proje deneyimleri 2017’de başka bir Sultansekisi toplantısında Hınıs ilçesinde kamuoyuna aktarılmıştır." dedi. 

 

 

 

Prof. Dr. Yusuf Tekin’in Stratejik Katkıları
Yörenin insanı olan Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin, doğup büyüdüğü bu topraklara duyduğu aidiyetin de kıymetli olduğunu ifade eden Karahan, " Vadimizin gelişiminde istikrarlı bir rol üstlenmiştir. Görece küçük bir ilçe olmasına rağmen, doğal ve kültürel kaynaklar bakımından son derece zengin olan Uzundere’nin kamu yatırımlarından hak ettiği payı alabilmesi konusunda, özellikle Gençlik ve Spor Bakan Yardımcılığı ve Millî Eğitim Bakanlığı Müsteşarlığı görevlerinden itibaren önemli katkılar sunmuştur.

 

Bu katkılar yalnızca kamu kaynaklarıyla sınırlı kalmamış; yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve eğitim camiası arasında köprü kurularak sürdürülebilir kalkınma yönünde işlevsel modeller geliştirilmiştir. Yörede hayata geçirilen geçirilen DapGençFest,Uzundere Öğretmenevi ve Anadolu Kanatlarımın Altında ve gibi projeler; gençlik potansiyelinin açığa çıkarılmasına, kültürel sürekliliğin pekiştirilmesine ve yerel aidiyetin güçlenmesine imkân sağlamıştır. Bu çabaların karşılığı, TÜİK’in göç istatistiklerine de yansımış; özellikle proje kültürünün en güçlü biçimde hayat bulduğu 2010’lu yılların ortasında, Uzundere’de yerel halkın geleceğe dair umutları belirgin biçimde artmıştır." dedi. 

 

 

 

Tortum’un Zenginlikleri, Mekansal Hafızası ve Stratejik Sorumluluklar

Karahan sözlerini şöyle tamamladı; " Tortum Vadisi, yalnızca görsel bir doğa manzarası sunmaz; aynı zamanda özgün ekosistemleri, derin tarihsel katmanları ve yerel yaşam kültürünü bünyesinde barındırır. Haho Manastırı (Taş Camii), Tortumkale, Uzunkavak Yaylası, Yedigöller, Yüzen Adalar, Mescit Dağları silsilesive çok sayıdagörülmeye değer irili ufaklı şelale, bu vadinin ulusal ve uluslararası düzeyde bir doğa ve kültür destinasyonu olarak yeniden konumlandırılabileceğinin açık göstergeleridir.

 

Tarihi boyunca Osmanlı sancağı olarak bölgesel merkezlerden biri olan Tortum ilçesi, Erzurum’a olan yakınlığı, serin yayla iklimi, kırsal peyzaj değerleri ve sosyal hafızasıyla yeniden kalkınma sürecine dahil edilebilecek önemli bir stratejik alandır. Ancak tüm bu zenginliklere rağmen, tanıtım, koruma ve yönetim süreçlerinde uzun yıllardır gereken planlı ve bütüncül yaklaşımlar hayata geçirilememiştir.

 

Bu noktada Uzundere örneği, sadece bir başarı öyküsü değil; aynı zamanda ekolojikbütünlük, katılımcı yönetişim ve sürdürülebilir turizmaçısındanTortum için yol gösterici bir modelolarak değerlendirilebilir. Ancak bu modelin yalnızca görünürdeki başarılarla sınırlı biçimde ele alınması yanıltıcı olabilir. Gerçekte, Uzundere’de de hâlâ çözüm bekleyen önemli sorunlar bulunmaktadır. Özellikle kırsal peyzaj dokusunun giderek parçalanması, Tortum Şelalesi çevresindeki gelişigüzel ve baskın yapılaşmalar, habitat bölünmesi, alan kullanım baskısı ve artan heyelan riskleri, vadide sürdürülebilirlik ilkesinin her zaman ideal ölçütlerle uygulanmadığını göstermektedir.

 

Bu nedenle, Uzundere deneyimi salt biçimsel bir model olarak kopyalanmamalı, doğal taşıma kapasitesi, peyzaj koridorlarının sürekliliği, ekosistem duyarlılığı ve yerel toplulukların aktifkatılımı gibi temel ilkeler ışığında yeniden değerlendirilmelidir. Dahası, sadece iki ilçeyi değil, Çoruh Vadisi’nin bütününü kapsayan stratejik bir destinasyon planlaması yapılması kaçınılmazdır. Bu vadideki yerleşimlerin ayrı ayrı değil, birbirini tamamlayan mekânsal, kültürel ve doğal varlıklar olarak ele alınması; kalkınmanın da, korumanın da daha güçlü ve kalıcı olmasını sağlayacaktır.

 

Manzara koridorları artık yalnızca estetik değil; ekolojik, kültürel ve sosyolojik birer varlık alanıolarak ele alınmalı, bu değerlerin korunması birkamusal sorumluluk ve gelecek kuşaklara karşı ortak bir görevolarak benimsenmelidir. Bugün hâlâ vakit varken, Tortum için atılacakplanlı, bütünleşik ve iş birlikçi adımlar, bu eşsiz vadinin hem doğal dokusunu koruyacak hem de yeniden kıymet kazanmasını sağlayacaktır. Fırsat penceresi henüz kapanmamıştır; ama harekete geçmek için daha fazla zaman kaybetmemek gerekir.

 

Bu çerçevede değerlendirildiğinde, bölgenin sahip olduğu potansiyeli harekete geçirecek en somut gelişmelerden biri yakın zamanda yaşanmıştır: Pirinkayalar Tüneli’nin açılması, yalnızca vadinin ulaşımdaki zorluklarını aşmakla kalmamış, aynı zamanda Erzurum’un doğusunda yer alan yerleşimlerin Kafkasya’ya uzanan jeopolitik bir hat üzerinde yeniden tanımlanmasına olanak sağlamıştır. Bu gelişme, Tortum Vadisi’nin içe kapanık yapısınıaşarak dışa açılmasını, hemlojistik hem de turizm açısından yeni bir ölçeğe taşımaktadır.

 

Artan erişilebilirlik, beraberinde yeni sorumlulukları da getirmektedir. Doğal ve kültürel dokuyu koruyan nitelikli kırsal konut projeleri, yerel mimariye uyumlu turistik gelişme alanları, ekolojik taşıma sistemleri gibi bütünleşik yaklaşımlar artık bir tercih değil, zorunluluktur. Bu tür planlamalar, yalnızca peyzajı korumakla kalmaz, aynı zamanda bölge insanını yerinde tutan ve yeni kuşakları geri çağıran bir sosyal zemin de oluşturur.

 

Bu doğrultuda yürütülen girişimlerin önemli bir örneği, memleketine bağlılığıyla tanınan hemşehrimiz, saç tasarımcısı Harun Cici öncülüğünde düzenlenen “Köye Dönüş Festivali”dir. Festival; kırsalda yaşamayı tercih eden gençlerle yerel halk arasında kuşaklar arası bağları güçlendiren, üretimi canlandıran, kültürel sürekliliği destekleyen bir model sunmaktadır.

 

Toplumsal dönüşümle eşzamanlı olarak, hükümetimizin 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etmesi, Tortum gibi derin toplumsal hafızaya sahip yerleşimlerin yeniden anlam kazanması için önemli bir fırsattır. Sadece çekirdek aile değil, akrabalar arası ilişkileri ve “sıla-i rahim” kültürünü önceleyen bu yaklaşım; Tortum’un serin yayla iklimi, mahalle ölçeğindeki dayanışma kültürü ve sosyal sermayesiyle birleştiğinde, Türkiye genelinde örnek bir “aile destinasyonu” modeline dönüşebilir.

 

Vadimizi Ortak Akıl ve Ortak Değerlerle Yükseltelim

Bu sürece yalnızca teknik bir idari düzenleme olarak değil; vadinin bütününü kapsayan, doğaya duyarlı, kültürel sürekliliği önceleyen ve toplumsal yapıyı güçlendiren bir kalkınma anlayışıylayaklaşmak gerekiyor.

 

Gençlik ve gelecek için, doğa için, kültür için... Tortum da bizim, Uzundere de. Vadideki her yerleşim, her manzara, her hikâye; bu ortak geleceğin ayrılmaz bir parçasıdır.

 

Bugün ayrışmanın değil; birlikte düşünmenin, birlikte üretmenin ve birlikte gelişmeninzamanıdır. Pehlivanlı’nın idari değişimini konuşurken, aslında Tortum Vadisi’nin bütününe dair nasıl bir gelecek inşa edeceğimizi de yeniden değerlendiriyoruz. Bu yalnızca bir yerleşimin konumu değil; ortak aklın, müşterek değerlerin ve birlikte yaşama iradesinin yeniden tanımlandığı bir eşiktir.

 

Şimdi geçmişin birikimini geleceğin vizyonuyla buluşturma zamanı. Bu fırsatı kaçırmayalım." 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.