GÜNDEM Haber Girişi : 01 Mart 2021 13:03

28 Şubat..

28 Şubat..
O dönem Merkez İmam Hatip Lisesi talebesiyim. Ortaokulu orada okudum ve lisede de okulumu bırakmam dedim ve severek, isteyerek devam ettim.

O dönem Merkez İmam Hatip Lisesi talebesiyim. Ortaokulu orada okudum ve lisede de okulumu bırakmam dedim ve severek, isteyerek devam ettim. Bizler; kendine devlet diyen, aslında bir makama gelmiş ama adam olmamış, ölenlerine rahmet olmasın, yaşayanları gün yüzü görmesin dediğim yaratıkların elinde geleceğimizin ve hayallerimizin ziyan olacağını bile bile okulumuzu bırakmadık ve olmak istediğimiz yerden eğitimimize devam ettik.

 

 

 

Sağolsun hocalarım bizi çok iyi yetiştirdi. İmam Hatipte iken, o zaman bize isnat edilen; bağnaz, gerici, örümcek kafalı, irticacı sözlerinin aksine çok iyi genel kültür eğitimleri alıyorduk. Meslek derslerimiz de bir o kadar kaliteli hocalarla hafızamıza yerleşti. Dışardan tarafımıza söylenen her türlü olumsuzluğa rağmen çok kaliteli bir eğitim aldık diyebilirim. Bunun ispatı kazandığımız halde kat sayı mağduru olarak giremediğimiz üniversitelerin diploması değil. Bir çoğumuzun makale veya tezlerde Profesör  seviyesinde insanlara yardım ettiği gerçeğidir.

 

 

 

 

Gelelim asıl meseleye. Bugüne kadar bu davaya gerçekten gönül vermiş hiçbir öğrenci veya öğretmen İmam Hatipli kimliğini kullanıp mevcut iktidardan bir şeyler talep etmedi. Edenlerin o günlerde okulu nasıl terk ettiklerinin de en yakın şahitlerden biriyim. Kalan öğretmenlerimiz, '' ben çocuklarımı sahipsiz bırakmam'' deyip hem öğrencilerine hem de demokrasiye sahip çıktılar. El hasıl Hepsi onuru ile yaşayıp, tırnaklarıyla kaza kaza bir yere geldi veya geçmiş yıllarda emekli oldular. Kalan öğrencilerin hali malum. Kimisi mecburi ilahiyat ya da imamlığı seçtiler, büyük kısmı da  hayalini kurduğu mesleği hayalde bırakıp özel sektöre yöneldi. Peki ya tahta kuruları gibi kaçıp, okulunu terken öğrenciler  veya öğrencilerini yolda bırakanlar?  Bugün İmam Hatipli ünvanını kullanıp o gün kaçtıkları halde kendilerine yapılmayan bir zulmün intikamını, yine o zulmü yapmayan masum yurttaşlardan alıyorlar. Ve bugün onların yüzünden ülkede imam hatipler, başörtülüler ve muhafazakar kesim hedefte. Burada düşünmek lazım. Bunların karakteri neydi ki amaçları ne olsun...

 

 

 

 

28 Şubat sürecinde ki medyaya bakarsak eğer bugün pek bir rol değişmiş havalarında. Aklı selim bir insan,  patronların adı değişse de asıl hizmet ettikleri odağın değiştiğine inanabilir mi? Rüzgar nerden eserse o tarafa meyil eden medya organlarının, iktidarın rengine göre flörtüz bir havada davranması ne kadar samimiyet barındırıyor acaba? Bugün taraf değişip eski flörtlerine bunları yapan bu medya yarın bizlere ne yapar hiç düşündünüz mü? Bence düşünün...

 

 

 

Kimsenin özellikle dile getirmediği bir şey var ki bizlere İmam Hatipte öğretilen şeylerin hepsi insani değerler açısından çok mühimdi. Davamız dediğimiz şey de tam olarak buydu. Dünya görüşü, inancı, kimliği, dili, dini, tercihi, rengi ne olursa olsun zulmün karşısında olmaktı. Sadece insan odaklı değil hayvanlar ve doğaya sahip çıkmanın bizi insan yapan değer olduğuydu. Öğrendik ki bize sunulan hiç bir nimet, hiçbir servet, hatta canımız bile bize ait değil, emanetti. Emaneti kendi malı gibi gören düzenbazlar bizden değildi. Halen de bizden değildir.

 

 

 

 

Şunu herkes bilsin ki, hayatımın hiçbir zamanında İmam Hatip kimliğimi kullanarak bir beklenti yada menfaat içine girmedim. Girmek istesem 2000 yılı sürecinde girerdim. Zaten sosyalist dünya görüşüm bu tip çıkar menfaat ilişkilerine ters. Bugün bu yazıyı yazmakta ki amacımsa 24 yıl önce, 28 Şubatta o dönemi  yaşamış, o dönemin birebir canlı şahidi olarak yurttaşlarımıza şunu izah etmek;  “Biz biriz, zulüm yapan bizden değildir. Bugünlere bakarak muhafazakar kesime bir intikam hissi beslemeyin. Dün yaşananların suçlusu siz değildiniz, bugün yaşananların suçlusu da muhafazakar kesim değil. Gerçek bir Müslüman bu yapılan ya da yapıldığı iddia edilen şeyleri hayatına sokmayandır. Siyasi emellerle intikam hırsını içinde büyüten değil.”

 

 

 

İşin garip bir tarafı da, sanki o dönemim mağduru bir siyasi parti ve lideri gibiymiş gösterilmesi. Milyonlarca vatan evladı sanki geleceğinden mahrum edilmemiş sadece o dönemin siyasi partisi ve lideri mağdur edilmiş. Geçelim bu işleri. Filler tepişti çimler ezildi. Günümüzde olduğu gibi. Biz geçmişi unutmaya hiç niyetli değiliz bugünü unutmayacağımız gibi…

 

 

 

 

Ama şunu da hep bilip yaşayacağız. Bazı şeyler hep şekil değişse de; iyilik ve güzellik adına var olan her şey sabittir ve hep aynıdır.

 

 

 

İyi, güzel ve özgür bir hayat dileklerimle.

 

Bilgiyle kalın....

 

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.