Verem iddiasının sahibi gazeteci Mehmet Şener: İddiamızın arkasındayız

Atatürk'e hakaret ettiği için tutuklandıktan 2 gün sonra serbest bırakılan fenomen dönercinin verem hastalığını ilk gündeme getiren gazeteci Mehmet Şener, avukatın "verem değil" açıklamasına, "İddiamın arkasındayım" karşılığını verdi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e ağır hakaretler ettiği gerekçesiyle tutuklanan ve 2 gün sonra tahliye edilen internet fenomeni dönerci Mustafa Atmaca'nın "verem" olduğu iddiası ortalığı karıştırdı. Dönercinin bulaşıcı bir hastalığı olmasına rağmen nasıl dönercilik yaptığına yönelik ülke genelinde tepkiler gelmeye başlayınca, Mustafa Atmaca'nın avukatı Burak Nuhoğlu, müvekkilinin verem olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirterek, "Dosya kapsamıdaki delil durumu itibariyle şüphelinin tutukluluğuna gerek bulunmadığı" gerekçesiyle tahliye edildiğini açıkladı. Avukatın bu açıklamasının ardından gözlerin çevrildiği iddiayı ilk gündeme getiren isim olan Palandöken gazetesi başyazarı Mehmet Şener bir yazı kaleme alarak, "İddiamın arkasındayım, Mustafa Atmaca verem hastası" karşılığını verdi. 

 

 

 

 

Yazısında Mustafa Atmaca'ya verem teşhisi konulduğunu ve Erzurum Verem Savaş Dispanseri'nde tedavi gördüğünü ve tedavisini sürekli aksattığını öne süren Şener, "Kebapçı Mustafa Atmaca’nın tedavisi başlıyor, ama düzenli olarak kontrollere gitmiyor. Talimatlara uysa belki üç, en geç altı ayda şifa bulabilecekken ihmal ediyor. Lakin bu sürede de lokantasında kimseye “ben verem tedavisi görüyorum” demeden yağ akıtıp, kebap satmaya devam ediyor! Dispanser yetkilileri sık sık sakallıyı uyarıyorlar, tedavini aksatıyorsun, bu çok sıkıntılı bir durum diye...  Kebapçı, bu uyarılara da kulak asmadığı için tedavisi tam 9 ay sürüyor. 

Burada en kritik mesele, yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, kebapçının verem hastası olduğu dokuz ay boyunca, müşterileriyle temas kurup, İskender kebaba yağ akıtması ve kendini tecrit etmemesi ve sakınmamasıdır.

Avukat M. Burak Nuhoğlu şimdi söyler misin, iftira olan kısım neresi?" ifadelerini kullandı. 

 

 

 

İŞTE ŞENER'İN O YAZISI

Palandöken iddiasının arkasında…

Kamuoyuna açıklama, Av. Nuhoğlu’na cevap

Atatürk düşmanı kebapçı Mustafa Atmaca’nın verem tedavisi gördüğünü, hatta tedavisini bir hayli aksattığını kamuoyuna, gazeteniz Palandöken duyurdu.

Palandöken’in bu haberi, (daha doğrusu yazarımız Derya Doğan’ın yazısı) hem Erzurum hem de ülke çapında çok büyük ses getirdi, “yağ akıtıcı hacı”, eleştiri oklarının hedefi oldu.

Önce Atatürk’e hakaretten tutuklanıp, sonra da tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilen Mustafa Atmaca’nın avukatı M.Burak Nuhoğlu, dün kamuoyuna duyurulur başlığıyla yazılı bir açıklama yayımladı. Avukat M.Burak Nuhoğlu bu açıklamasında, müvekkili kebapçı Mustafa Atmaca’nın, gözaltına alındığı zaman iki kere şehir hastanesinden “sağlıklıdır”  raporu aldığını bildiriyor.

Açıklamasının devamında da müvekkilinin veremli olmadığını ve tahliye sebebinin de veremden kaynaklanmadığını anlatıyor.

Güzel…

O halde acele etmeden sırayla gidelim.

Palandöken, yazdığın haberin de ortaya koyduğu iddiasının da sonuna kadar arkasında.

Halep oradaysa arşın burada…

Devlette hiçbir kayıt silinmez.

Avukat Nuhoğlu, müvekkilinin şehir hastanesinden iki kere “sağlıklıdır” raporu aldığını söylüyor ya…

Soruyoruz:

O bahsettiğin kontrol, etraflıca bir sağlık taraması mıdır, yoksa her adli vakada olduğu gibi gözaltına alınan ya da cezaevine götürülen kişilere, karakolda veya emniyette her hangi bir şiddete maruz kalıp kalmadığının sorulması mıdır?

Bunu en iyi bilmesi gereken kişiler sanırım avukatlardır.

Şüphelinin kendisi “ben verem tedavisi gördüm” demediği sürece, doktor onun kronik bir hastalığı olup olmadığıyla ilgilenmez.

Avukat Nuhoğlu yazılı açıklamasında, o “veremli kebapçı” haberini yazan Palandöken’e “müfteri” demiş ve döktürdükçe döktürmüş!

Resmi kayıtlar ortaya saçıldığında herkes görecektir.

Palandöken mi müfteri, yoksa Palandöken’e bu sıfatı yakıştırmaya kalkan avukat mı?

Dedik ya, Palandöken haberinin de iddiasının da arkasında.

Gelin şimdi de, Atatürk düşmanı Kebapçı Mustafa Atmaca’nın verem hikayesinin arka planına bakalım.

Yağcı Hacı” yakın bir tarihte vereme yakalanıyor.

Bu, kebapçı için ne kirdir ne de ayıptır.

Zaten kimse de, “sen niye vereme yakalandın” demedi, demez de…

Kebapçı, Erzurum Verem Savaş Dispanseri’ne gidiyor ve burada tedavi görmeye başlıyor.

Verem hastası bir kişinin tedavisi hastalığın derecesine göre üç şekilde yürütülüyor.

-Üç aylık süre

-Altı aylık süre

-Dokuz aylık süre

Kebapçı Mustafa Atmaca’nın tedavisi başlıyor, ama düzenli olarak kontrollere gitmiyor.

Talimatlara uysa belki üç, en geç altı ayda şifa bulabilecekken ihmal ediyor.

Lakin bu sürede de lokantasında kimseye “ben verem tedavisi görüyorum” demeden yağ akıtıp, kebap satmaya devam ediyor!

Dispanser yetkilileri sık sık sakallıyı uyarıyorlar, tedavini aksatıyorsun, bu çok sıkıntılı bir durum diye…

Kebapçı, bu uyarılara da kulak asmadığı için tedavisi tam 9 ay sürüyor.

Dokuz ayın sonunda tedavisi tamamlanıyor.

Burada en kritik mesele, yukarıda da işaret ettiğimiz gibi, kebapçının verem hastası olduğu dokuz ay boyunca, müşterileriyle temas kurup, İskender kebaba yağ akıtması ve kendini tecrit etmemesi ve sakınmamasıdır.

Avukat M. Burak Nuhoğlu şimdi söyler misin, iftira olan kısım neresi?

Mustafa Atmaca, verem hastası olduğu halde 9 ay boyunca lokantasında kebap sattı mı satmadı mı?

İstersen kamera kayıtlarına baksın yetkili makamlar…

Kebapçı, evinde mi geçirdi bu süreyi lokantasında mı?

Bu da, Palandöken’den kamuoyuna ve okuyucularına bir açıklama olmakla beraber, Mustafa Atmaca’nın avukatı M. Burak Nuhoğlu’na cevaptır.


14.11.2023 13:05:35