Uluslararası Kırsal Kadınlar Günü.

Tarımın Akademik Emekçisi Prof. Dr. Nesrin Yıldız:“Kırsaldaki kadınlarımız, Doğal kaynaklarımızın ve atalarımıza ait bilgi ve kültürün temel koruyucularıdır”

Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nesrin Yıldız, Uluslararası Kırsal Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Toplumun geleceğini şekillendirme konusunda esansiyel ustalar olarak Kadına; Hangi kampanyayı başlatmak istersiniz ? şeklinde bir soru yöneltseniz, cevabı: İnsan Yetiştirme Kampanyası olacaktır. Buradan çıkarılan sonuç; Bir kadını güçlendirdiğinizde, tüm toplumu güçlendirirsiniz demektir” dedi.



Tarımda Kadın 
Kırsal kadınları özel bir günle onurlandırma fikrinin 1995 yılında Çin'in Pekin kentinde düzenlenen Dördüncü Dünya Kadınlar Konferansında ortaya atıldığını ve 15 Ekim'in “Dünya Kırsal Kadınlar Günü” olarak kutlanmasının önerildiğini hatırlatan Prof. Dr. Nesrin Yıldız, “Bu özel günde “Gıda üretiminde ve gıda güvenliğinde” kırsal kadının rolünü vurgulamak amaçlanmıştır. Böylece, 2008 yılından beri Birleşmiş Milletler (UN) her yıl 15 Ekim gününü Uluslararası Kırsal Kadınlar Günü olarak deklare etmiştir. 15 ekim dünya kırsal kadınlarımız gününde; kırsal kadınların yaşamımızdaki rolünü vurgulayarak kutlayıp ve onurlandırırken, Kırsal kadınların dünya çapında tarım ve kırsal kalkınmayı geliştirmedeki önemini kabul etmiş durumdayız” diye konuştu. 



BM Genel Sekreteri, Antnio Guterres’in “Kırsaldaki kadınlarımız ve kızlarımızın güçlendirilmesi, sağlıklı bir gezegende hepimiz için daha müreffeh, adil ve barışçıl bir gelecek inşa etmek için şarttır” ifadesini anımsatan Prof. Dr. Nesrin Yıldız, “Hepimizin yılda en az bir kere doktora, mimara veya avukata işi düşebilir, Ama hepimiz günde 3 öğün çiftçilere, özellikle kadın çiftçilerimize muhtacız. Kadınlar da toprak gibi; ‘Uçsuz bucaksız kimya şehri ve sonsuz ahlâkın ve dengenin filozofudur.’ Bilindiği gibi, ekonomik ve ekolojik önemi son derece büyük olan toprağa; özverili dinamik döngüsünde, yanlış uygulamaları uzun vadede tolere eden bir sistem olduğu için manevi değerini vurgulamak adına Toprak Ana deriz... Aynen toprak ana gibi, kırsal kadınlarımız da, toprak anadır, toprak analar candır, sessiz müttefiğimiz ve dostumuzdur. Kırsaldaki kadınlarımız, Doğal kaynaklarımızın ve atalarımıza ait bilgi ve kültürün temel koruyucularıdır. Onları da tarih ve kültür miraslarımız olarak koruyup kollamalıyız ve mevcut sermayelerinin sürdürülebilirliklerini sağlamalıyız. Onlar yeryüzünün analarıdır.” Şeklinde konuştu. 



Kadının emeğinin olmadığı bir nokta var mı hayatta? 
“Çiftçi kadının emeği hep karşılıksızdır . Çiftçi Kayıt Sistemi’ne dahi ailenin reisi olarak genelde evin erkeği kayıtlıdır” diyen Prof. Dr. Nesrin Yıldız, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Çocuk yaşından beri serada, tarlada, bahçede, ağılda, ahırda her türlü tecrübeyi edinir. Sonra evlenir tam zamanlı çalışmaya orada da devam eder.. Ne sosyal güvence, ne de para. 
Eğitim verilmeden üretkenlik beklenemez 
Bilinmelidir ki; bir kadın çiftçiyi eğitmek demek; gelecek nesilleri eğitmek demektir. Kırsal kadınlarımızı eğitmek; Gıda güvenliğini yönetmek, iklim değişiklikleriyle mücadele etmek yetersiz beslenme ve sıfır açlığa en güçlü adımı atmak demektir. Tarımda çalışan 2,4 milyondan fazla kadın, evlerini çekip çeviriyor evde üretim yapıyor ve tarımsal üretime katkıda bulunuyor. Buna rağmen, tarımda çalışan kadınların yüzde 80’i ücretsiz aile işçisiyken, sadece yüzde 10’u kendi hesabına çalışıyor. Kırsalda bu kadar büyük bir fonksiyon üstlenen kadın çiftçilerimiz, çoğu zaman geçmişten öğrendikleri geleneksel yöntemlerle üretime katkı sağlıyorlar. Annelik görevleri nedeniyle çocuklarının bakım ve gelişimini de üstlenen kadın çiftçilerimizin yaptıkları üretimin hemen her aşamasında gerekli olan tarımsal alandaki yenilikler konusunda bilgilendirebilmeleri için eğitimleri çok önemlidir. Türkiye’de halen tarımda çalışanların yüzde 48 ’i kadın olup, ülke genelinde işgücüne katılanların da yüzde 67sini de kadın çiftçiler oluşturmaktadır Kırsal alanda istihdam edilen erkeklerin yüzde 67’si kadınların ise yüzde 95’i tarımda yer almaktadır. Kırsal alandaki kadınların tamamına yakını tarımda istihdam edilmektedir. 



Toplum Yapısına bağlı engeller ve ayrımcı sosyal normlar, kadınların karar verme gücünü ve kırsal kesimdeki ve toplumdaki politik katılımı kısıtlamaya devam etmektedir. Kırsal kesimde yaşayan kadınlar ve kızlar, üretken kaynaklara ve varlıklara, eğitim ve sağlık hizmetleri gibi kamu hizmetlerine ve su vb altyapı hizmetlerine eşit erişime sahip değilken, iş yüklerinin giderek ağırlaşmasına rağmen, emeklerinin çoğu görünmez ve karşılıksız kalmaktadır. Kadınlar, gayri resmi çalışma koşulları dahil olmak üzere tarımsal iş gücünün önemli bir bölümünü oluşturmaktadırlar. Kırsal alanlarda ve hanelerdeki ücretsiz bakım ve ev işlerinin büyük kısmını üstlenmektedirler. 
Toprak ve gıda güvenliğini artırmak kırsal kadınımızın güvenliğini artırmaktan geçer. Günümüzde her 9 kişiden biri yetersiz beslenmekte, her geçen gün dünya nüfusuna 180 bin kişinin eklendiği, tarım alanlarımızın sınırlı ölçüde ve kıt olduğu, 2050 yılında dünya nüfusunun 9.7 milyar olacağı ve 2050 yılına kadar bugünkü tarımsal üretimin en az yüzde 70 daha fazla (soya fasülyesi yüzde 51, buğday yüzde 60, şeker pancarı/kamışı, yüzde 87 ve mısır üretiminin yüzde 71 artırılması gerek) artırılması gerektiği düşünülürse kırsal kesimin özellikle kırsal kadınlarımızın güçlendirilmesi önem arz etmektedir. Dünyada nüfusun 1/3 ü tarım sektöründe çalışmaktadır ve bu çalışanların yüzde 43 ünü kadınlar oluşturmaktadır. Üzülerek söylemek gerekir ki tarımda çalışan ve yoğun emek veren kadınlarımızın; arazi mülkiyeti, piyasa yetkisi, saygınlığı, prestiji, teknolojik yetisi erkekler gibi değildir. Bu anlamda kadınlarımıza ait bu boşluğun tamamlanarak daha iyi ve kaliteli büyümeye adım atmak gelecek nesillerin güvenliği açısından son derece önemlidir. Aşırı yoksulluk küresel olarak azalırken, dünyada 1 milyar insan kırsal alanlarda yoğunlaşmıştır. Kırsal kadınlarımızın ve kızlarımızın kalkınmada paha biçilmez katkısı, kırsal hane halklarının ve toplumlarının sürdürülebilirliğini sağlamak, kırsal geçim kaynaklarını ve genel refahı iyileştirmek için oynadıkları rol giderek çok daha fazla önemsenmekte ve kabul görmektedir. Tarımsal üretime, gıda güvenliğine ve beslenmeye, arazi ve doğal kaynak yönetimine ve iklim değişimlerine karşı direnci oluşturmada önemli katkılarda bulunurlar. 
İklim değişikliğinin etkileri, kırsal alanlarda var olan cinsiyet eşitsizlikleri ile daha da arttırmaktadır. İklim değişikliği, kadınları; tarımsal üretim, gıda güvenliği, sağlık, su ve enerji kaynakları, iklim/şavaş kaynaklı göç , çatışma ve iklim ile ilgili doğal afetler bakımından farklılıkları en çok etkileyen parametreler arasındadır. 
Dünya çapında sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin vizyonununda; “Kadınların sürdürülebilirliği, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kırsal alandaki kadınların ve kızların güçlendirilmesi için “sosyal koruma ve sosyal hizmetler”, bu özel günün temel teması olmalı ve kırsal kadınlar güçlendirilmelidir. Siyasi irade ve mevcut tüm politika araçlarının bu konuya yönlendirilmesi ümidimizdir.” 
Dünyanın en değerli arsasına kurulu olan ülkemizde kendisini etkileyen ve gururlandıran iki muhteşem şeyden birincisinin; Kadın çiftçiler, ikincisinin de Kendine yetecek bitkisel ve hayvansal potansiyele sahip olmak olduğunu dile getiren Prof. Dr. Yıldız, “Üretimin her aşamasında büyük rol oynayan kadın çiftçilerin henüz çok uzağında oldukları ancak, hak ettikleri yerin kazandırılmasını ve akademik emekçiler olarak, Bilim Dünyasına 103 yıl öncesinde adım atan biz Bilim kadınlarının akademik yaşamda başarılı çalışmalarının devamını dilerim” dedi. 

16.10.2018 10:08:00